Jump to content

Turkish/Compound Verbs

From Wikibooks, open books for an open world

Compound Verbs are one of the main ways of accepting new verbs into Turkish. Most of these verbs will be familiar to you if you are an Arabic or Persian speaker, but if you aren't, this is new vocabulary to learn. Note that verbs which undergo a sound change are written together.

With etmek

[edit | edit source]

acele etmek: to hurry

affetmek: to forgive

akıl etmek: to devise

akın etmek: to swarm

alakadar etmek: to concern (someone)

alay etmek: to make fun of

alet etmek: to mediatize

alt etmek: to overcome

altüst etmek: to wreak havoc, to revolutionize

ameliyat etmek: to operate (do a surgery)

analiz etmek: to analyse

anons etmek: to announce

arz etmek: to present (formal speech)

arzu etmek: to wish, to want

ateş etmek: to fire (at someone)

atfetmek: to atribute

ayıp etmek: to behave shamefully

ayırt etmek: to differentiate

azletmek: to impeach

azmetmek: to determine (to have determination)

bahane etmek: to make up a reason

bahsetmek: to mention

baş etmek: to deal with

beddua etmek: to wish/prey for something bad to happen to a person

belli etmek: to make something obvious

beraat etmek: to be acquitted

bertaraf etmek: to abolish

beyan etmek: to declare

bloke etmek: to block

boca etmek: to pour

boykot etmek: to boycott

cesaret etmek: to have courage to do something

cüda etmek: to separate

cüret etmek: to dare

dâhil etmek: to include

dans etmek: to dance

davet etmek: to invite

defetmek: to expel

defnetmek: to bury (the body of someone)

depo etmek: to store

deşifre etmek: to decypher

devam etmek: to continiue

devretmek: to transfer

dezenfekte etmek: to disinfect

dikkat etmek: to pay attention

dikte etmek: to dictate

dua etmek: to pray

elde etmek: to acquire

emanet etmek: to trust someone to keep one of your belongings

emretmek: to order (someone)

endişe etmek: to worry

eşlik etmek: to company

etki etmek: to affect

eziyet etmek: to make (someone) suffer

fark etmek: to notice

farz etmek: to assume

feda etmek: to sacrifice

felç etmek: to paralyze

feshetmek: to dissolve (an institution)

fethetmek: to conquer

firar etmek: to flee

flört etmek: to flirt

garanti etmek: to guarantee

gasbetmek: to extort, to mug

gayret etmek: to put effort

göç etmek: to migrate

haczetmek: to seize, to repossess

hak etmek: to deserve

hakaret etmek: to insult

halletmek: to take care of (a job)

hapsetmek: to jail

haram etmek: to commit haram

harap etmek: to devastate

hareket etmek: to move

hatmetmek: to read the whole Qur'an

havale etmek: to endorse, to turn over

hayal etmek: to dream

hayret etmek: to be surprized

heba etmek: to waste

hediye etmek: to gift

hesap etmek: to calculate

heves etmek: to have a desire

hicret etmek: synonymous with göç etmek

hipnotize etmek: to hypnotize

hitap etmek: to adress, to appeal (to a group)

hoşnut etmek: to make someone satisfied/happy

hücum etmek: to assault

hükmetmek: to dominate, to deliver a verdict

ıslah etmek: to reforem (someone)

ısrar etmek: to insist

iade etmek: to return (something)

ibadet etmek: to pray/worship

icap etmek: to be necessary

icat etmek: to invent

idam etmek: to execute (someone)

idare etmek: to handle, to administer, to make do (with something)

iddia etmek: to claim (to do something), to bet

idrak etmek: to comprehend

ifade etmek: to state

iflas etmek: to be bankrupt, (for organs) to fail

ifşa etmek: to expose

iftar etmek: muslim dinner in Ramadan after the end of fasting

iftihar etmek: to take pride

iftira etmek/atmak: to slander, to defame

ihale etmek: to tender

ihanet etmek: to betray

ihbar etmek: to report (to authorities)

ihlal etmek: to violate

ihraç etmek: to export, to expell

ikamet etmek (colloquially: ikâmet etmek): to inhabit

ikaz etmek: to warn

ikmal etmek: to top up

ikna etmek: to convinve

ilan etmek: to announce, to declare

ilave etmek: to add

ilhak etmek: to annex

iltifat etmek: to compliment

ima etmek: to imply

iman etmek: to have faith

imha etmek: to destruct

imtihan etmek: to test (someone)

inat etmek: to insist

infaz etmek: to execute (a task)

inkâr etmek: to reject, to deny (that an event took place)

insaf etmek: to have mercy

inşa etmek (colloquially: inşaat etmek): to build

intihar etmek: to commit suicide

ipotek etmek: to mortgage

iptal etmek: to cancel

isabet etmek: to hit a target successfully

ispat etmek: to prove

israf etmek: to waste

istifa etmek: to resign

istifade etmek: to make use of

istifra etmek: to throw up

istihdam etmek: to employ

istila etmek: to invade

istinat etmek: to base on

istismar etmek: to abuse

istişare etmek: to counsel

isyan etmek: to rebel

işaret etmek: to point

işgal etmek: to occupy

itaat etmek: to obey

itilaf etmek: to come to an agreement

itina etmek: to give attention while doing a job

itiraf etmek: to confess

itiraz etmek: to object

izah etmek: to explain

izole etmek: to isolate

kabul etmek: to accept

kahretmek: to curse

kahvaltı etmek: to have breakfast

kastetmek: to mean

katetmek: to make progress

katletmek: to massacre

kavga etmek: to fight

kaybetmek: to lose

kaydetmek: to record

kâr etmek: to make profit

kem küm etmek: to stutter

keşfetmek: to discover

kolaçan etmek: to poke around, to check

komuta etmek: to command

kontrol etmek: to control, to check

koordine etmek: to coordinate

kumanda etmek: to command

kurban etmek: to sacrifice

küfretmek: to swear (use bad language)

laf etmek: to chat, to complain

lanet etmek: to curse (cast a curse)

lime lime etmek: to shred

linç etmek: to lynch

lütfetmek: to grant

mağdur etmek: to victimize

mağlup etmek: to defeat (someone)

mahcup etmek (colloquially: mahçup etmek): to embarrass

mahkûm etmek: to damn, to condemn (into a fate)

mahrum etmek: to deprive

mahvetmek: to ruin

mars etmek: win a 2 point score in backgammon

mat etmek: to checkmate

mecbur etmek: to obligate

memnun etmek: to satisfy

menetmek: to forbid

merak etmek: to wonder

merhamet etmek: to have mercy

meşgul etmek: to occupy (one's time)

misafir etmek: to entertain a guest

mobilize etmek: to mobilize

muamele etmek: to treat

muayene etmek (colloquially: muayne etmek): to check up, to survey, to examine

muhabbet etmek: to chat

muhafaza etmek: to preserve

muhakeme etmek: to reason

muhalefet etmek: to oppose

muvafakat etmek: to consent

mübadele etmek: to exchange

mübalağa etmek: to exaggerate

mücadele etmek: to struggle

müdafaa etmek: to defend

müdahale etmek: to intervene

münakaşa etmek: to debate (less formal than münazara etmek)

müracaat etmek: to apply (send an application)

müsaade etmek: to allow, to let something happen

müzakere etmek: to discuss

nakletmek: to transfer

nasip etmek: to grant

nefret etmek: to hate

niyet etmek: to intend

not etmek: to note

organize etmek: to organize

park etmek: to park

pay etmek: to split

perişan etmek: to desolate

pes etmek: to give up

pişman etmek: to make someone regret

problem etmek: to make something into a problem

protesto etmek: to protest

prova etmek: rehearse

rahat etmek: to feel comfortable

rapor etmek: to report

reddetmek: to deny

rekabet etmek: to compete

rencide etmek: to embarrass

rezil etmek: to disgrace

sabote etmek: to sabotage

sabretmek: to have patience

sansür etmek: to censor

servis etmek: to serve

sevk etmek: to send, to refer (to somewhere)

seyahat etmek: to travel

seyretmek: to watch

sınır dışı etmek: to expell

sipariş etmek: to order (an item)

sitem etmek: to reproach

sohbet etmek: to chat

söz etmek: to mention

sual etmek: to ask

suistimal etmek: to misuse, to abuse

sünnet etmek: to circumcize

şarj etmek: to charge

şikâyet etmek: to complain

şükretmek: to thank

taarruz etmek: to assault

taburcu etmek: to discharge (from hospital)

taciz etmek: to disturb, to sexually abuse

tahakkuk etmek: to come true

tahammül etmek: to tolerate

tahliye etmek: to evacuate

tahmin etmek: to guess

takas etmek: to exchange

takdir etmek: to appreciate

takip etmek: to follow

taklit etmek: to imitate

taksim etmek: synonymous with paylaşmak

takviye etmek: to reinforce

talan etmek: to loot

talep etmek: to request

tamir etmek: to fix

tarif etmek: to describe

tasarruf etmek: to save (a resource)

tatil etmek: to declare holiday

tatmin etmek: to satisfy

tavsiye etmek: synonymous with önermek

tebessüm etmek: to smile

tebliğ etmek: to issue

tebrik etmek: to congratulate

tecavüz etmek: to rape

tecrübe etmek: to experience

tedarik etmek: to procure

tedirgin etmek: to worry (transative)

tehdit etmek: to threaten

tekabül etmek: to correspond

tekrar etmek: to repeat

telaffuz etmek: to pronounce

telafi etmek: to compensate

tembih etmek: to recommend

temin etmek: to get access to (something)

temsil etmek: to represent

teneffüs etmek: to have a break (in school)

terbiye etmek: to discipline

tercih etmek: to prefer

tercüme etmek: to translate, to interpret

tereddüt etmek: to doubt

terfi etmek: to promote

terk etmek: to leave

teslim etmek: to hand over

tespit etmek: to determine

test etmek: to test

teşebbüs etmek: to attempt

teşekkür etmek: to thank

teşvik etmek: to incentivize

tıraş etmek: to shave

umut etmek: hope

un ufak etmek: to shred into pieces

uyuz etmek: to annoy

ümit etmek: synonymous with umut etmek

vadetmek: to promise

vakfetmek: to devote

var etmek: to create

veda etmek: to say goodbye

vefat etmek: to die (more polite than ölmek)

vekâlet etmek: to act (be acting in a position)

veto etmek: to veto

yağma etmek: to loot

yardım etmek: to help

yemin etmek: to swear, to promise

yok etmek: to destroy

yolcu etmek: synonymous with veda etmek

zahmet etmek: to bother

zarar etmek: to turn a loss

zikretmek: to mention

ziyan etmek: synonymous with israf etmek

ziyaret etmek: to visit

zulmetmek: to oppress

You can give your feedback about this page on the talk page.